Kelimeler (1-60)

KELIME

8/4/2025

brown wooden blocks with numbers
brown wooden blocks with numbers
  1. be – olmak

    1. I want to be a teacher one day.
      Bir gün öğretmen olmak istiyorum.

    2. She will be late for the meeting.
      Toplantıya geç kalacak.

  2. have – sahip olmak, yemek/içmek, yapmak (yardımcı fiil olarak)

    1. I have a dog named Lucky.
      Lucky adında bir köpeğim var.

    2. We have dinner at 7 p.m. every day.
      Her gün saat 7’de akşam yemeği yeriz.

  3. do – yapmak

    1. What do you usually do on weekends?
      Hafta sonları genelde ne yaparsın?

    2. She did her homework last night.
      Dün gece ödevini yaptı.

  4. say – söylemek

    1. What did he say to you?
      Sana ne söyledi?

    2. They say it’s going to rain tomorrow.
      Yarın yağmur yağacak diyorlar.

  5. go – gitmek

    1. I go to school by bus.
      Okula otobüsle giderim.

    2. Let’s go to the cinema tonight.
      Haydi bu akşam sinemaya gidelim.

  6. can – -ebilmek (yetenek/izin/rica)

    1. Can you swim?
      Yüzebilir misin?

    2. I can help you with your homework.
      Sana ödevinde yardım edebilirim.

  7. get – almak, edinmek, ulaşmak

    1. I need to get some fresh air.
      Biraz temiz hava almam lazım.

    2. She got a new job last week.
      Geçen hafta yeni bir iş buldu.

  8. would – -ecekti, -erdi (koşul/varsayım/nezaket)

    1. I would love to visit Japan.
      Japonya’yı ziyaret etmeyi çok isterdim.

    2. Would you like some coffee?
      Biraz kahve ister misiniz?

  9. make – yapmak, oluşturmak

    1. I will make a cake for the party.
      Parti için bir kek yapacağım.

    2. This movie made me cry.
      Bu film beni ağlattı.

  10. know – bilmek, tanımak

    1. I know the answer.
      Cevabı biliyorum.

    2. Do you know that man?
      O adamı tanıyor musun?

  11. will – -ecek, -acak (gelecek zaman)

    1. I will call you tomorrow.
      Seni yarın arayacağım.

    2. They will arrive soon.
      Yakında varacaklar.

  12. think – düşünmek

    1. I think it’s a good idea.
      Bence bu iyi bir fikir.

    2. What do you think about this book?
      Bu kitap hakkında ne düşünüyorsun?

  13. take – almak, götürmek

    1. Take your umbrella with you.
      Şemsiyeni yanına al.

    2. Can you take me to the station?
      Beni istasyona götürebilir misin?

  14. see – görmek

    1. I can see the mountains from my window.
      Penceremden dağları görebiliyorum.

    2. Did you see that movie?
      O filmi gördün mü?

  15. come – gelmek

    1. Come here, please.
      Lütfen buraya gel.

    2. They will come at 5 p.m.
      Saat 5’te gelecekler.

  16. could – -ebilirdi, -ebilir miyim (geçmiş ve kibar istekler)

    1. I couldn’t find my keys.
      Anahtarlarımı bulamadım.

    2. Could you help me with this box?
      Bu kutuda bana yardımcı olabilir misiniz?

  17. want – istemek

    1. I want a cup of tea.
      Bir fincan çay istiyorum.

    2. She wants to learn English.
      İngilizce öğrenmek istiyor.

  18. look – bakmak

    1. Look at the sky!
      Gökyüzüne bak!

    2. She looked very happy.
      Çok mutlu görünüyordu.

  19. use – kullanmak

    1. You can use my phone.
      Telefonumu kullanabilirsin.

    2. I use this app every day.
      Bu uygulamayı her gün kullanıyorum.

  20. find – bulmak

    1. I can’t find my glasses.
      Gözlüklerimi bulamıyorum.

    2. She found a wallet on the street.
      Yolda bir cüzdan buldu.

  21. give – vermek

    1. Please give me your phone number.
      Lütfen bana telefon numaranı ver.

    2. He gave her a beautiful necklace.
      Ona güzel bir kolye verdi.

  22. tell – söylemek, anlatmak

    1. Can you tell me the story again?
      Bana hikayeyi tekrar anlatır mısın?

    2. I told him not to be late.
      Ona geç kalmamasını söyledim.

  23. work – çalışmak

    1. I work in a hospital.
      Bir hastanede çalışıyorum.

    2. She works very hard every day.
      Her gün çok sıkı çalışıyor.

  24. may – olabilir, -ebilir (olasılık, izin)

    1. It may rain later.
      Sonra yağmur yağabilir.

    2. May I come in?
      İçeri girebilir miyim?

  25. should – -meli, -malı (gereklilik, tavsiye)

    1. You should drink more water.
      Daha fazla su içmelisin.

    2. He should apologize to her.
      Ondan özür dilemeli.

  26. call – aramak, çağırmak

    1. I’ll call you tonight.
      Seni bu gece arayacağım.

    2. Don’t forget to call your mother.
      Anneni aramayı unutma.

  27. try – denemek

    1. Try to stay calm.
      Sakin kalmaya çalış.

    2. She tried a new recipe yesterday.
      Dün yeni bir tarif denedi.

  28. ask – sormak, istemek

    1. I want to ask you something.
      Sana bir şey sormak istiyorum.

    2. He asked for help.
      Yardım istedi.

  29. need – ihtiyaç duymak

    1. I need some fresh air.
      Biraz temiz havaya ihtiyacım var.

    2. Do you need any help?
      Yardıma ihtiyacın var mı?

  30. feel – hissetmek

    1. I feel happy today.
      Bugün mutlu hissediyorum.

    2. She felt tired after the trip.
      Seyahatten sonra yorgun hissetti.

  31. become – olmak, haline gelmek

    1. He became a doctor last year.
      Geçen yıl doktor oldu.

    2. This area is becoming more popular.
      Bu bölge giderek daha popüler hale geliyor.

  32. leave – ayrılmak, bırakmak

    1. I usually leave work at 6 p.m.
      Genellikle saat 6’da işten ayrılırım.

    2. Don’t leave your bag here.
      Çantanı burada bırakma.

  33. put – koymak

    1. Put the book on the table.
      Kitabı masanın üstüne koy.

    2. She put her phone in her bag.
      Telefonunu çantasına koydu.

  34. mean – anlamına gelmek, demek istemek

    1. What does this word mean?
      Bu kelime ne anlama geliyor?

    2. I didn’t mean to hurt you.
      Seni incitmek istememiştim.

  35. keep – tutmak, saklamak, devam ettirmek

    1. Keep your phone in your pocket.
      Telefonunu cebinde tut.

    2. She keeps all her letters.
      Tüm mektuplarını saklar.

  36. let – izin vermek, hadi (yardımcı fiil gibi)

    1. Let me help you.
      İzin ver sana yardım edeyim.

    2. Let’s go to the park.
      Haydi parka gidelim.

  37. begin – başlamak

    1. The movie begins at 9 p.m.
      Film saat 9’da başlıyor.

    2. She began to cry.
      Ağlamaya başladı.

  38. seem – görünmek

    1. You seem tired today.
      Bugün yorgun görünüyorsun.

    2. It seems like a good idea.
      İyi bir fikirmiş gibi görünüyor.

  39. help – yardım etmek

    1. Can you help me with this?
      Bana bununla yardım edebilir misin?

    2. He helped the old man cross the street.
      Yaşlı adamın caddeden geçmesine yardım etti.

  40. talk – konuşmak

    1. I want to talk to you.
      Seninle konuşmak istiyorum.

    2. They talked for hours.
      Saatlerce konuştular.

  41. turn – dönmek, çevirmek

    1. Turn left at the traffic lights.
      Trafik ışıklarından sola dön.

    2. She turned the page slowly.
      Sayfayı yavaşça çevirdi.

  42. start – başlamak

    1. The game will start at 8 p.m.
      Oyun saat 8’de başlayacak.

    2. He started learning French last year.
      Geçen yıl Fransızca öğrenmeye başladı.

  43. might – olabilir, -ebilmek (olasılık bildirir)

    1. It might snow tomorrow.
      Yarın kar yağabilir.

    2. She might come to the party.
      Partiye gelebilir.

  44. show – göstermek

    1. Can you show me the way?
      Bana yolu gösterebilir misin?

    2. He showed us his new car.
      Bize yeni arabasını gösterdi.

  45. hear – duymak

    1. I can hear music from the next room.
      Yan odadan müzik duyabiliyorum.

    2. Did you hear what she said?
      Ne dediğini duydun mu?

  46. play – oynamak, çalmak

    1. The children are playing in the park.
      Çocuklar parkta oynuyor.

    2. She can play the piano very well.
      Piyanoyu çok iyi çalabiliyor.

  47. run – koşmak, işletmek

    1. He runs five kilometers every morning.
      Her sabah beş kilometre koşar.

    2. They run a small restaurant.
      Küçük bir restoran işletiyorlar.

  48. move – hareket etmek, taşınmak

    1. Don’t move!
      Hareket etme!

    2. We moved to a new house last week.
      Geçen hafta yeni bir eve taşındık.

  49. like – sevmek, hoşlanmak

    1. I like chocolate cake.
      Çikolatalı keki severim.

    2. She likes watching old movies.
      Eski filmleri izlemeyi sever.

  50. live – yaşamak

    1. I live in Istanbul.
      İstanbul’da yaşıyorum.

    2. They lived in Germany for ten years.
      On yıl boyunca Almanya’da yaşadılar.

  51. believe – inanmak

    1. I believe in you.
      Sana inanıyorum.

    2. Do you believe in luck?
      Şansa inanır mısın?

  52. hold – tutmak

    1. Hold my hand.
      Elimi tut.

    2. She was holding a cup of tea.
      Bir fincan çay tutuyordu.

  53. bring – getirmek

    1. Please bring your notebook tomorrow.
      Lütfen defterini yarın getir.

    2. He brought flowers for her.
      Ona çiçek getirdi.

  54. happen – olmak, meydana gelmek

    1. What happened here?
      Burada ne oldu?

    2. Accidents can happen anytime.
      Kaza her an olabilir.

  55. must – -meli, -malı (zorunluluk)

    1. You must wear a seatbelt.
      Emniyet kemeri takmalısın.

    2. We must finish this today.
      Bunu bugün bitirmeliyiz.

  56. write – yazmak

    1. I like to write stories.
      Hikâyeler yazmayı severim.

    2. She wrote a letter to her friend.
      Arkadaşına bir mektup yazdı.

  57. provide – sağlamak, temin etmek

    1. The hotel provides free breakfast.
      Otel ücretsiz kahvaltı sağlar.

    2. Can you provide more information?
      Daha fazla bilgi verebilir misin?

  58. sit – oturmak

    1. Please sit down.
      Lütfen oturun.

    2. He sat next to me.
      Yanıma oturdu.

  59. stand – ayakta durmak

    1. Don’t just stand there, help me!
      Orada öylece durma, bana yardım et!

    2. She was standing by the door.
      Kapının yanında ayakta duruyordu.

  60. lose – kaybetmek

    1. I lost my keys again.
      Anahtarlarımı yine kaybettim.

    2. Don’t lose hope.
      Umut kaybetme.